Siz de bir ortama girdiğinizde insanların ne giydiklerine dikkat ediyor musunuz? İlk kez gördüğünüz bir kişinin giyimine bakarak onun nasıl bir insan olduğunu tahmin etmeye çalışıyor musunuz ya da iyi tanıdığınız bir arkadaşınızın o günkü giyimine göre kendisine nasıl bir “hava” vermeye çalıştığını anlamaya?..
Etrafımızdakilerin “kim olduklarıyla” ilgili ipuçlarını onların nasıl giyindiklerinden anlarız. Çok sınırlı maddi imkânı olup da gerçekten giyecek bir şey bulamayanları “hoş görürüz” ama bunun dışındaki herkesi giyiminden “çözmeye” çalışırız.
Hepimiz kişiliklerimizi giyim tarzımıza yansıtırız. Modayı reddetme davranışı bile hayatta bir duruşu, bir kişiliği yansıtır. Kıyafetimiz, parfümümüz, aksesuarlarımız, saç sitilimiz aslında kendimizi ifade ettiğimiz özel bir dildir. Herkesin anladığı, farklı lehçeleri olan sessiz bir dil.
Giyim kuşamımız, özel ya da sosyal alanlarda, dış dünyaya ilettiğimiz mesajdır. Bu sebeple her sabah uyandığımızda, dolabımızın karşısına geçip, bir yap-bozun parçalarını birleştirir gibi kendi kimliğimizi inşa etmek, dünyaya anlatacağımız öykünün o günkü bölümünü oluşturmak için seçim yaparız. Giydiklerimiz, kişisel hikâyemizdir.
İyi giyinmek, kesin kuralları olmayan, esnek ve belirsiz bir dili ustaca kullanmak demektir. Kendi kimliğimizi, olmak istediğimiz kişiliğe uygun bir şekilde yaratmak demektir. Ustalık, yüklemek istediğimiz anlamı, karşı tarafın hiç anlam kaybına uğramadan anlamasını sağlamaktır.
Kadınlar kendilerini giyim diliyle anlatmak konusunda daha şanslılar. Erkekler, farklılaşmayan tek bir kişiliği oluşturma çabası içindeyken kadınlar, farklı alt-kişilikleri ifade edebilmenin hakkını ve özgürlüğünü daha rahat kullanıyorlar. Toplum onlara bu özgürlüğü daha fazla tanıyor. Erkek giyimi ise daha tek düze ve daha renksiz çünkü toplum erkeklerin farklı ruh hallerini giyimlerine yansıtmalarına izin vermiyor. Erkekler için tek kişilikli olmak ve değişken olmamak daha fazla kabul görüyor.
Giyim dilini konuşmanın zorluğu, güncel olmak için sürekli çaba göstermek zorunda olmaktır. Milyarlarca kadının uğraşı da işte tam budur! Onlar bu dili erkeklerden daha iyi konuşmaya mecburlar. Her gün aynı tarz giyinen ve bunu hiç değiştirmeyen bir kadın getirin gözünüzün önüne. Bunu "normal" karşılar mısınız (yoksa siz kadınların giyim alışverişini “zevk” için mi yaptıklarını düşünüyordunuz)?
Psikolojik araştırmalar, insanların giyimlerini değiştirerek duygularını da değiştirdiklerini iddia ediyor. İnsanlar gülüp geçti ama Victoria Beckham‘ın “yüksek topuklu giydiğimde kendimi daha akıllı hissediyorum” sözleri, aslında bu araştırmaları kanıtlıyordu.
Modacıların ve sayısız markanın sunduğu seçenekler arasından kendi kimliklerimizi ifade etme biçimlerini seçiyoruz.
Aslında her kıyafet bize şu soruyu soruyor: “Bugün kim olmak istiyorsun?”
(www.temelaksoy.com adresinden derlenmiştir.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder